Donald Trump, Türkiye’nin Suriye’deki rolü ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olan kişisel ilişkisi hakkında övgü dolu açıklamalarda bulundu. Trump, Türkiye’nin Suriye’de büyük bir güç olduğunu ve Erdoğan’ın stratejik zekasını övdü. Trump’ın açıklamaları şu başlıklar altında özetlenebilir:
-
Türkiye’nin Gücü: Trump, Türkiye’yi “büyük bir güç” olarak tanımladı. Türkiye’nin Suriye’deki etkinliğine ve Erdoğan’ın liderliğine vurgu yaptı. Trump, Türkiye’nin Suriye’deki gücünün binlerce yıllık bir hedefi gerçekleştirmek olduğunu ifade etti.
-
Erdoğan ile İlişkiler: Trump, Erdoğan ile çok iyi anlaştığını belirtti. Erdoğan’ı “çok akıllı ve çetin bir adam” olarak nitelendirdi ve Türkiye’nin askeri gücüne övgüler yağdırdı. Trump, Erdoğan’ın güçlü bir askeri ordu inşa ettiğini ve bu ordunun savaşlarla yıpranmadığını söyledi.
-
ABD Askerlerinin Durumu: Trump, ABD askerlerinin Suriye’de ölmesini istemediğini ifade etti. ABD’nin Suriye’deki asker sayısının azaltılmasının ardından, Suriye’de artık bir tarafın neredeyse tamamen yok edildiğini belirtti. Trump, 5 milyon kişilik bir orduya karşı 250.000 kişilik bir ordu ve arada kalan 5.000 ABD askerinin durumunu örnek vererek, askerlerini çekme kararının doğruluğunu savundu. Bu kararın eleştirilere yol açtığını ancak birçok hayat kurtardığını iddia etti.
-
Suriye’deki Nihai Güç: Trump, Suriye’de neyin olacağını belirleyen gücün Türkiye olduğunu söyledi. Erdoğan’ın liderliğindeki Türkiye’nin, Suriye’deki stratejik manevraları ve askeri gücü ile bölgedeki nihai kazanan olacağına inandığını belirtti.
Bu açıklamalar, Trump’ın Suriye’den çekilme kararını ve Türkiye ile ilişkilerini nasıl gördüğünü açıkça ortaya koyuyor. Trump’ın bu sözleri, ABD’nin Suriye politikasında yeni bir dönemi işaret edebilir ve Türkiye’nin bölgedeki etkisinin daha da artacağına dair bir öngörü sunuyor.
Sonuç: Trump’ın açıklamaları, Türkiye’nin Suriye’deki rolünü ve Erdoğan’ın liderlik kapasitesini övmekle kalmayıp, aynı zamanda ABD’nin askeri stratejilerindeki değişiklikleri de gözler önüne seriyor. Bu durum, uluslararası ilişkilerde ve özellikle Orta Doğu’daki güç dengelerinde yeni bir dinamik yaratabilir.
