Site icon Son Dakika Güncel Haber Kanalı

Kordon kanı ile tedaviler ne aşamada?

Kordon kanı ile tedaviler ne aşamada?

Kordon kanı ile tedaviler ne aşamada?

Kadın Hastalıkları Uzmanı Dr.Selçuk Somer kordon kanı ile hangi hastalıkların tedavi edilebileceğini ele aldı.

Okuyacağınız yazı bir önceki yazımın bir anlamda devamı sayılabilir. Bu nedenle ilk yazımı okuyamamış olanlar için daha kolay anlaşılması amacıyla ilk yazıdaki bazı bölümleri tekrardan yazmak istiyorum…
Vücudumuzdaki bazı hücreler ölünce yerine yenileri yapılamamaktadır. Örneğin kalp ve sinir hücreleri gibi.  Bu nedenle kalp krizleri ölümcül olabilmekte ,felçli insanlar yürüyememektedir. Keşke bu dokuların hücreleri de derimizdeki hücreler gibi olabilseler, hemen iyileşebilseler de bizler de  çok daha uzun yaşayabilsek.

 

İyileşemeyen, kendini yenileyemeyen bu dokulara dışarıdan yeni hücre vererek bu dokuların iyileşebilmesini sağlamak yeni bir tedavi yöntemi olarak düşünülmüştür. Bu hücrelerin değişik dokulara dönüşebilme yeteneğinin olması gerekmektedir. Kök hücre denen, dışarıdan vücuda verilen ve değişik doku oluşturma potansiyeline sahip bu hücreler en ilkel halleri ile vücudumuzda kemik iliğinde yerleşiktirler. Ancak daha da ilkel halleri (erken formları)  doğum sırasında göbek kordonunda ve plasenta denilen bebek eşinde bulunurlar. Bazı teorik bilgiler vererek konuyu biraz  daha açalım isterseniz.

 

Bilindiği gibi insanın oluşumu anne ve babadan gelen iki tek hücrenin birleşmesi ile olur. Bu hücreler çoğaldıkça bir kısmı örneğin kalp kasını, bir kısmı göz dokusunu ,vs oluştururlar. Aslında her hücrede her türlü dokuyu oluşturabilecek genetik materyal mevcuttur. Aynı genetik materyale sahip (aslında aynı) olan hücrelerin bir kısmının  görünüm olarak birbirinden tamamen farklı bir dokuya neden ve nasıl dönüşebiliyor sorusu şu anda çok açık değil. Her türlü doku oluşumuna yönelebilecek bu hücreler vücutta farklılaşmaya uğramış (göz,tırnak, deri ,vs) hücrelere göre daha ilkel, yani evrimlerinin daha önceki döneminde sayılarlar. Yani göbek kordonunda, plasentada bulunabilen bu ilkel-kök hücreler yardımı ile teoride isteğimiz dokuları yeniden oluşturabilir ve vücuttaki hastalıklı dokuları yenilemelerini sağlayabiliriz.

 

Vücudumuzdaki dokuları kendilerini yenileme açısından kabaca üçe ayırabiliriz. 1. Kendilerini hemen yenileyebilenler…..Örneğin deri hücreleri…Cildimizde bir  yara oluştuğunda hemen yeni hücreler oluşabilmekte ve ölen dokular eskisinden nerdeyse fark edilemeyecek derecede yenilenebilmektedir. Çoğumuz bir yerimizi çizmişizdir, yerini bile şu anda hatırlayamamaktayız…2. Grup kendilerini kısmen yenileyenler… İç organlarımızın bir çoğu böyledir. Örneğin karaciğer, böbrek, kemik kısmen yenilenebilir ama eskisi kadar işlevsel olmayabilir. 3. Grup ise asla kendilerini yenilemeyen dokulardır. Bunlar da kalp kası ve sinir dokusudur. Bu nedenle kalp krizleri ölümcüldür ve  insan ömrü kısaltmaktadır. Bu nedenle omuriliği kesilen kişiler felç olmaktadır ve bu durum kesinlikle geriye dönüşümsüzdür. Hepimizin günlük yaşamında benzer olayları gözlemlediğine eminim.

 

Şimdi bu bilgileri birleştirelim.

 

Eğer göbek kordonundaki kök-ilkel  hücreler değişik dokulara dönüşebiliyorsa, o zaman hasta kişilere damardan bu hücreleri verelim ve hastalıklı dokular yenilensin, tıpkı yeni doğduğumuz zamanki kadar yeni olsunlar. Teorik olarak doğru olan bu yöntem pratikte ise şu anda sadece belli alanlarda deneysel olarak başarılı sonuçlar vermektedir. Tedavinin oturması için belki de birkaç on yıla ihtiyaç var.

Kordon kanı bankacığı işte bu mantıkla doğmuştur. Sizlere konunun gelişimini, ve 2008 sonu itibarı ile bu konudaki son durumu özetlemek istiyorum.

İlk olarak 1983de Amerika’da Edward Boyse denen bir araştırmacı kordon kanı hücrelerini transplantasyonda kullanabileceğini belirtmiş ve ertesi yıl İndiana Üniversitesi’nde ihtiyacı olan çocukların kardeşlerinin kanları  saklanmaya başlamış, 1989’da ilk nakillerin başarılı olması ile yeni bir yol açılmıştır. Ancak kordon kanının asıl yükselişi bu kök hücrelere sahip kordon kanı hücrelerin ile neler yapılabileceğinin anlaşılması ile 90’lı yıllarda başlamıştır. Zira bu hücreler  teorik olarak sonsuza dek çoğalabilmekte ve istenen dokuya dönüşebilmektedir. Böylelikle teorik olarak hastalıklı dokuların yenilenmesinde bir çığır  açılmaktadır.

 

Kordon kanı hücreleri embryolojik kökenli olmadığı için etik bir tartışma yoktur. Ayrıca kolay depolanır, çoğaltılabilir ve en önemlisi daha az immünite’ye (bağışıklık) sahip olduklarından doku uyuşmazlığı sorunu nispeten daha azdır.

 

Şu an hayvan deneyleri ve kısmi olarak insanlarda da uygulamalar mevcuttur.

 

Özellikle kalp, sinir, kemik, kıkırdak doku, yağ ve karaciğer konusunda ilerlemeler kaydedilmektedir.

 

Yine de bu çalışmaların netlik kazanabilmesi için uzun senelere ihtiyaç vardır.

 

Şu anda dünyada kişisel kordon kanı bankacılığı uygulanmaktadır. İlk başlarda bazı kan hastalıkları (Kan kanseri) zaman içinde kişide olur ise doğum sırasında alınan yeni hücrelerin aynı kişiye verilebilmesi amacıyla bankacılık yaygınlaşmıştır. Ancak ihtiyaç duyulabilecek hastalıkların sınırlı olduğu, aslında kişinin kendisinden çok kardeşi,yakın akrabası için daha yararlı olabileceği bildirilmiştir. Türkiye’de de ekonomik durumu iyi olan kesimlerde oldukça popüler olan kordon kanının saklanma sıklığı  2004 yılında Türk Hematoloji (Kan hastalıkları)Derneği’nin gazetelerde yayınladığı bildiriler ile oldukça azalmıştır. Bu bildirilerde pratikte bu kanların kullanılmasının bazı özel hastalıklar ile sınırlı olduğu ve insanların abartılı bir oranda  yüksek maliyetlere zorlandığı belirtilmiştir. Örneğin kan kanseri eğer genetik yatkınlık nedeniyle oluşmuş ise bu kişiye daha sonra yine kanser oluşturma potansiyeli yüksek kendi kanını tekrar vermenin uygunsuzluğu bildirilmiştir.

 

Ancak daha önceden belirtildiği gibi , şu an pratikte uygulanmasa da gelecekte kan hastalıkları dışında beyin damar hastalıkları, kadın doğum, dahiliye, farmakoloji(ilaç bilimi), patoloji (hastalık bilimi) gibi bir çok konuyu ilgilendirebilecek yönelimler olabilir.

 

Hayat boyunca belki de  hiç ihtiyaç duyulmayacak bir konu için şu anki maliyeti (Yurtiçi ve dışı ) yaklaşık 1500-2000 dolar olan bir işlemi uygulamak gerekir mi sorusu çok farklı bir konudur. Burada ebeveyinlerin ekonomik durumları ön plana çıkmaktadır. Ebeveyinlerin kordon kanı maliyetini ödemek için borca girmelerine,  çocuklarının geleceği ile ilgili bir konu olduğu için vicdan muhasebeleri yaparak maddi açıdan zorluk çekmelerine gerek olmadığını düşünüyorum. Ancak yukarıda bahsedilen maliyetler kişiler tarafından göze alınabilecek, ödeme yapıldıktan sonra kolayca unutulabilecek , önemsenmeyecek bir maliyet ise kordon kanının saklanması önerilmektedir . Ben de bu görüşe tamamen katılıyorum.

 

Aslında daha doğru olan kişisel kordon kanı bankacılığı yerine genel kordon kanı bankacılığın olabilmesidir. Yani ülkeler  devlet ve/veya vakıflar aracılığı ile toplum yararı için zaten bu kanları saklayabilmeli ve uluslar arası ilişkiler çerçevesinde isteyen, ihtiyaç duyanlara verebilmeliler. Yakın gelecekte şüphesiz bu konuda gelişmeler olacaktır.

Exit mobile version